Kamunun Temel Sorunu; Analitik Düşünmeme

10 yılı aşkın süredir görev aldığım ve yöneticiliğini yaptığım bir çok pozisyonda birbirinden kıymetli çok sayıda çalışma arkadaşım oldu. Kamunun farklı kurumlarında farklı pozisyonlarda çok sayıda yöneticiden ve değerli arkadaşlardan oluşan bir network edindim. Farklı iş yapış biçimlerini ve işe bakış açılarını tecrübe edindim. Bunlar gerçekten parayla satın alınamayacak deneyimler.

İş hayatında beyin fırtınasının en önemli çözüm üretme metotlarından biri olduğunu yıllardır savunuyorum ve savunmaya da devam edeceğim. Birbirlerini dinleyeme takati olmayan insanların birlikte bir çözüm üretme şansını olmadığı kanaatindeyim. Bununla beraber üzerine düşünülmüş ve zaman harcanmış her fikrin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle yönettiğim tüm projelerde ekip arkadaşlarımla bol bol bir araya gelir ve fikir alışverişinde bulunuruz. Çoğu zamanda yönetim kadrosuyla bu fikirleri tartışabileceğimiz ortamlar yaratmaya çaba sarf ederim. Tüm bunlardan edindiğim deneyim sonucunda, sayısı yadsınamaz derecede çok olduğundan kamuya genelleyebileceğim bir sonuç elde ettim ki; maalesef kamunun (kamuya hizmet eden kadroların) en büyük sorunlarından birisi analitik düşünmekten kaçındığıdır. Peki nedir bu analitik düşünebilme yeteneği?

Analitik düşünme: karmaşık durumlarda tümden gelim yöntemini kullanarak küçük parçalara ayırarak ayrı ayrı değerlendirilmesine denir. Bu yöntemde asıl amaçlanan şey bir konunun küçük parçalardan yola çıkarak karmaşık yapılar karşısında pratik çözümler üretilebilmesidir. Konuların küçük parçalara ayrılıp bilginin sorgulanmasındaki amaç, parçalardan yola çıkıp bütünü çözümlemek/geliştirmektir.

Uzun yıllar edindiğim deneyimlerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki kamunun iş süreçlerindeki en büyük riski geçmişten gelen iş alışkanlıklarından kurtulamıyor olmasıdır. Bu durum iş geliştirmenin kamuda efektif bir şekilde kullanılmasının önüne geçmektedir. Bir kaç kamu kurumu bu konudaki farkındalığını ortaya koymuş olsa da iş ve süreç geliştirmenin tüm kamuya yayılması uzun zaman alacak gibi gözükmekte. Ancak globaldeki değişmeleri takip eden, artık kamu hizmetlerini süreç yönetimini temel alarak yürütmek isteyen aynı zamanda kurumsal risk yönetimi sistemini oturtan kurumlar önümüzdeki süreçte kesinlikle fark yaratacaktır.

Geleneksel kamu yönetim mantığından sıyrılmayı ve hizmet sunumunda analitik düşünme mantığını temel belirlemeyi kararlaştıran kamu kurumları önümüzdeki süreçte iç kontrol yönetim sistemlerini hayata geçirmek için çalışmaları başlatmaları gerekecek. Bu çalışmalara erken başlayan kamu kurumları öncü rolü üstlenecekler.

Tüm bu sistemlerin ortak bir öğesi bulunmakta; analitik düşünme. İşte bu nedenden dolayı kamunun dışarıdan bakıldığında gözlemlenen hantal yapısı ancak analitik düşünme yeteneği gelişen yöneticiler ile aşılabilir. Alınan kararlarda önümüze çıkabilecek tüm olasılıkların (konunun küçük parçalarının) risk analizlerini yapıp kontrollerini belirlememiz gerekmekte. Ancak bu şekilde parçalardan yola çıkıp bütünü çözüme kavuşturabiliriz.